21 Eylül 2010 Salı

Adı Eski Kendi Yeni Şehir


Bozkırın ortasında insanı yormayan, bunaltmayan sıcağıyla; ak, parlak insanlarıyla bize
''merhaba'' dedi adı ''eski'' kendi ''yeni'' şehir.
İnsanın ''merhaba'' gönül dostu diye bir halk şairi gibi karşılık veresi geliyor.
MERHABA DOSTUM; MERHABA!


Uzun hesaplar yapılmadan çıkılmış bir yolculuktu -zaten ne zaman plan yapsak ters tepiyor-. Ne istediğimizi bilmeden çıktık İstanbul'dan yola. Bir iki gezip görülecek yer dedik,bir de Galatasaray... Aslında gönül ne mey istermiş ne meyhane, gönül huzur istermiş Galatasaray bahane.
Ağaçtan hatta ottan bile yoksun bombomş bir ovaya gelincik tarlası edasıyla yayılmış Eskişehir. en nihayetinde bozkır, nasıl bu kadar yeşermiş, nasıl bu kadar büyümüş düşünmeden edemiyor insan. Belli, birkaç yürekli insanın alın teri var toprağında. Yüreğini ortaya koymuş, alın terini akıtmış... Eline sağlık "Büyükerşen'' adın gibi "büyüksün" gerçekten.


Benim gibi daha önce yolu düşmemiş olan ya da yolunu düşürtmemiş olan varsa; Ankara'da beş yıl yaşayıp "nasıl olur da bir gün atlayıp öğrenciyken buralarda volta atmadım" demenin ezikliğini duyar gönlünde.


Avrupa lezzetiyle hazırlanmış ama Türk usulüyle sunulmuş bir yemek gibi Eskişehir...