2 Ocak 2011 Pazar

Bir "Kış" Gecesi Rüyası

Yoğun bir çalışma temposu olsa da güzel bir dostun güzel teklifini kabul ettik ve düştük karlı, yağmurlu, mutlu, umutlu yollara. Bir neşe, bir kahkaha… Bir iki dost muhabbeti… Derken arabayla beraber ben de gaza gelip hayatıma dair önemli bir gerçeği açıkladım: İbrahim Tatlıses’in yanık bir sesi var(!) Demez olaydım. Bütün gecenin geyiği oldum. İbo mibo derken vakit ilerliyor hala gideceğimiz yeri bulamıyorduk işte tam bu zamanda nasıl trafik canavarı olunur öğrenmeye başladık çünkü oyuna yetişmek zorundaydık. Neyi yağdıracağına karar veremeyen doğa karı, yağmuru penceremize atıyor, biz yılan gibi arabaların arasından sıyrılıp sanat aşkıyla yüreğimiz ağzımıza geliyordu.

Nihayet kültür merkezini bulduk. Başlamasına 10 dakika var. Ah ne güzel, ne güzel! Arabayı park edecek yer yok. Bilmediğimiz sokaklara giriyor, çıkıyoruz. Arabayı bir yere park ettikten sonra acı gerçekle daha bir gerçekçi yüz yüze geliyoruz. Salondan uzaklaşmıştık. Ve sanat aşkıyla koşmaya başladık. Rüzgara karşı hem de yağmurun, karın arsından… Ve soğuğa inat sanat aşkıyla yanıyorduk.

Sonunda kırmızı burnumuz, soluk soluğa nefesimizle salona giriyoruz ve ışıklar sönüyor. Sanat sen nelere kadirsin. Oyun ‘’Shakespeare’in Bir Yaz Gecesi Rüyası… ‘’ Bizim de o gece rüyamız olur umuduyla izlemeye başlıyoruz; ama itiraf etmek zorundayım aradığımızı bulamıyoruz. Tamer Karadağlı’nın çocuklar duymasın edasıyla oynadığı rol beni doyurmuyor; ama Shakespeare’nin bir oynunu izlemenin yarattığı kültür patlamasını içimde yaşıyordum. ‘’Sen büyüksün SHAKESPEARE’’ diyerek olayı tatlıya bağlıyorum.

İçimizde yaşadığımız kültür patlamasına dayanmadı midemiz ve Türk olduğumuzu hatırlayıp gecenin bir saatinde o soğukta bir dürümcünün önünde kendimizi ‘’benimki bol soğanlı olsun’’ derken bulduk. Bu kadar İbo’yu anmışken, sevmem ama, İbo gibi yaşamak lazım kardeşim bazen. Acının ve soğuğun etkisiyle burnumuzu çeke çeke yediğimiz dürümümüz, yarı profesyonel fotoğraf makinelerimizin bizde bıraktığı sonradan görme havası ve Türk gibi eğlenip Avrupalı gibi izlediğimiz oyunumuz, bir kültür bunalımı içinde yorgun düşürdü bizi. Böylece güzel bir geceyi anılarımızın hesabına yatırıp evimizin yolunu tuttuk